Niçin Kitap Listesi Yapmamalıyız?
Hemen
her kesimden insanların ciddiyetle talep ettiği ve bazı bilen insanların da
aynı ciddiyetle arz ettiği kitap listeleri oldukça popüler bir fenomendir. Elbette
film listeleri, restoran listeleri, şu olmadan önce yapılması gerekenler
listeleri gibi ilgi gören, binlerce insanın paylaştığı ve yüz binlercesinin de
beğendiği başka birçok liste çeşidi de vardır. Bir şeyleri listelemeyi öğrenmek
insanlık için muhakkak önemli bir adımdı. Peki bugün kitap listesi ne işe
yarar? Bana göre hiçbir işe yaramazlar. Bir an önce kitap listesi istemeyi ve
yapmayı bırakmalıyız. Birisi çıkıp şunu sorabilir: “Ne güzel, bilenler
bilmeyenlerle literatür malumatını paylaşıyor ve listeler de bu paylaşımın
aracı olarak hizmet ediyor. Siz niçin böyle bir sav öne sürüyorsunuz?” Kısaca
açıklamaya çalışacağım.
Kitap listelerinin amacı sanırım hakikaten malumat
paylaşımı yapmak. Belli bir alanda emek vermiş insanlar, o alanda çalışmamış
insanlara yardımcı olmaya çalışıyorlar. Yani en azından hüsnüniyet ilkesi
gereği böyle düşünmek lazım. Elbette başka niyetlerle bu listelerin yapıldığını
da düşünülebilir ama ben bu yazı itibariyle malumat paylaşımı niyetiyle
yapıldığını baz alacağım. Eylemin niyetini sorgulamayı bırakıp sorulan soruya
dönebiliriz.
İlk olarak kitap listesinden ne kastettiğimi
söyleyeyim. Liste kelimesini sözlük anlamına sadık bir biçimde kullanıyorum: “Kişi,
nesne vb. şeylere âit isimlerin alt alta yazılmasından meydana gelmiş cetvel,
isimler dizisi” (Tanımı Kubbealtı Lugatından aldım). Yani metin boyunca
eleştireceğim şey, kitapları alt alta sıralama faaliyetidir.
Şimdi itirazımın sebebi, kitap listeleri bilme
faaliyetine dair en meşhur paradoksa, yani Menon paradoksuna yol açmaktadır.
Nedir Menon paradoksu?
Menon: Sokrates, tam olarak bilmediğin bu şeyin ne
olduğunu bir şekilde arayacağını mı söylüyorsun? Ne şekilde tasarlandığını
bilmediğin bir şeyi mi arayacaksın? Ya da eğer ona rastlarsan bilmediğin şeyin
o olduğunu nereden bileceksin?
Sokrates: Ne söylemek istediğini anlıyorum, Menon. Bununla
tartışmayı seven birinin sözünü öne sürdüğünü ve de bir insan için hem
bildiğini hem de bilmediğini aramanın mümkün olmadığını görmüyor musun? Ne
bildiği bir şeyi arayabilir, çünkü bildiği bir şeyi bu şekilde aramasına gerek
yoktur, ne de bilinmeyeni arayabilir, çünkü arayacağı şeyi bilemez.[1]
Menon paradoksu,
Platon’un satırlarından anladığımız üzere bilme faaliyetinin mümkün olmadığını
savunmaktadır. Elbette diyalog bağlamında bu öğrenilemeyecek olan şey erdemdir
ama bu paradoks bütün bilme faaliyetine genişletilmiştir. Filozofların çözümü,
paradoksu öne sürenin, bilme ve cehalet durumlarını itibari değil de mutlak
almasından hareketle ortaya konulur. Klasik çözüm şudur: Biz şeyleri bir
cihetinden biliriz ve bir cihetinden bilmeyiz, bildiğimizden hareketle
bilmediğimize gideriz. Müdrikenin düşünme tarzı tam de böyledir. Sokrates’ten mülhem
bildiğimiz gibi her türlü tedrisat, cehalet bilgisinden başlar. Yani bir şeyi
öğrenmek onu bilmediğimiz bilgisiyle başlar. Şimdi tekrar listelere dönelim.
Kitapların alt alta sıralandığı bir
liste bir uzman için bir şey ifade etmez. O, zaten o kitapları okumuştur ve
onlar arasındaki ilişkileri biliyordur. Yani zaten biliyordur ve tekrar
öğrenemez. Peki alan dışından birisi için ne ifade eder? Hiçbir şey. Hangi
kitaptan başlayacaktır? Hangi sorularla yaklaşacaktır? Bunlar gibi anlama ve
yorumlamaya dair birçok soru sorabiliriz. İnsanların büyük kısmı, İKEA’dan
aldığı demonte mobilyaları bile yapma kılavuzu olmadan yapmakta zorlanır. Hatta
Kinder yumurtadan çıkan oyuncağı bile yapmak için çoğu insan talimatların
olduğu kâğıdı talep eder. Ama ne hikmetse, insanlar listelerde sunulan
kitaplara nasıl yaklaşacağına dair sorun hissetmemektedir. Gayet basit bir
biçimde o alandaki kitapları okuyabilmekte ve fikirler inşa edebilmektedir.
Mezkûr tarzda kitap listeleri, alan
içinden insanlara hitap etmez, çünkü zaten biliyorlardır. Alan dışı insanlara
da hitap etmez, çünkü o listeyle ne yapacaklarını dahi bilmiyorlardır. Menon
paradoksunun çözümüne gidersek bir biçim olarak liste, alan dışından insanlara
bilmediklerini öğrenmeleri için bir cihet sunmamaktadır. Kitap listeleri,
onlarla ne yapacaklarını bilmeyen insanlara yığınlar sunmaktadırlar. İnsanların
büyük çoğunluğu listelerdeki kitap yığınlarına bakıp geçmekte, bir kısmı ise
cahil cesaretiyle yığından bir nesne yapmaya çalışmakta ve genellikle
yaratıcılıktan uzak, ucube şeyler elde etmektedirler.
Peki literatüre dair malumat nasıl
aktarılır? Bu da oldukça eski bir bilgidir aslında ama bugün kullanılmaması
ilginçtir. Yığına, bir usta birlik vermelidir. Çıraklara da bu birlik ciheti
gösterilmelidir. Kitap listesine birlik vermek demek, listeyi bir tasnife
dönüştürmek demektir. Kitaplara dair literatür bilgisi onların varlığını kayıt
altına almak demek değildir. Bir kişi tasnife baktığında tasnifin unsurlarının
ne olduğunu, yani mahiyetlerini ve diğer unsurlarla ilişkisini görebilmesi
gerekir. Bir kitap tasnifinde en az iki şey olmalıdır. İlk beklenti kitapları,
belli esaslara göre tanzim etmesidir. Bu esaslar birden çok cihet olabilir.
Örneğin ehem ile mühim farkına göre sıralayabilir. Tedrisat açısından basitten
zora doğru sıralayabilir. Konulara ve meselelere göre sıralayabilir. İlgili
alanın ekollerine göre vb. Fakat yazar, tasnifin en başında tasnifi yaptığı
cihete dair bir açıklama sunmalıdır. İkinci beklenti ise ilgili cihetleri
dikkate alarak, belli başlı eserler hakkında birkaç cümlelik dahi olsa açıklama
yapılmasıdır.
Tasnif yapmak elbette basit bir iş
değil. En başta vakit alacaktır. Hocaların tasnif yapmaya vakti olmayabilir ama
lütfen liste de yapmasınlar. Herhangi bir lise öğrencisini, düzgün bir
kütüphaneye göndersek ve X alanında kitap listesi yapma görevi versek, gayet
düzgün bir liste çıkarır. Yapacağı tek şey, X konusunun olduğu rafa gidip
kitapları alt alta yazmaktır. Öyleyse liste yapmak esas vakit kaybıdır.
Kitap listeleriyle ilgili bir diğer
sorun ise insanın okuma tecrübesini dikkate aldığımızda ütopik olmalarıdır.
Çoğu kitap listesi alan dışından insanlar tarafından okunamaz. Birinci sebebi
niceliksel olarak sayfa yekunudur. Hadi bu kemiyet sorunu çözülmüş olsun. Peki
niteliksel olarak okumak mümkün mü? Genellikle bunun cevabı hayırdır. Bir
örnekle açmaya çalışayım.
Üniversitelerde doktora derslerinden doktora tezine
geçiş için yeterlilik şartı vardır. Kişi tez yazabilir yeterlilikte olduğunu da
ispatlamalıdır. (Biliyorum, tez yazma yeterliliği olduğundan emin olmadan
insanların doktoraya başlatılması da oldukça garip) Bunun için genellikle
hacimli bir okuma listesi verilir: Örneğin 100 kitaplık bir liste. Öğrenci,
altı ay veya bir sene sonra bu listeden sınava girecektir. Bunlar genellikle
alanın olmazsa olmaz kitaplarıdır. Yani öğrenci doktora yeterlilik aşamasına
kadar bunları zaten duymuştur ve haklarında kabaca malumat sahibi olmalıdır.
Yoksa doktoraya nasıl kabul alacaktır? Bu olabilir mi? İnsanlar alanı temel
kaynaklarının, alan itibariyle literatürde nereye düştüğünü öğrenmeden
doktoraya başlayabilir mi? İdeal olarak olmaması gerekir. İkinci soru bu temel
kitapları altı ayda okumak mümkün müdür? Eğer temel literatürü altı ayda
katedilebir ise bu alan nasıl bir alandır? Bu alan doktora yapılacak kadar
ciddi bir alan olabilir mi? Yok mümkün değilse ve öğrencinin bunların önemli
bir kısmını zaten önceden okumuş olması bekleniyorsa bu liste ne için
verilmektedir?
Kendi alanımdan biraz daha somutlaştırayım. Felsefe
yeterliliğe gireceksiniz diyelim. Size felsefenin temel klasiklerinin olduğu
bir liste verilir. Platon’dan Zizek’e kadar 2500 yılı içeren bir liste. Fakat
bu biraz daha azaldı ve gördüğüm kadarıyla alanları daraltıyorlar. Misal varlık
felsefesi alanında çalışacaksın diyelim. İkincil kaynaklarından haricinde şunun
gibi kitapları görürsünüz: Platon’dan Parmenides, Sofist vb. Aristoteles’ten
Metafizik, Plotinus’tan Eneadlar İbn Sina’dan Metafizik, Kant’tan Saf Aklın
Eleştirisi, Hegel’den Mantık … liste uzar gider. Acaba bunların hepsini okuyan
dünyada kaç kişi vardır? Belki de yoktur.
Hülasa kitap listeleri literatüre dair malumat
aktarmak ve yön çizmek için yapılıyorsa, mezkûr sebeplerden dolayı benim
nazarımda işlevsizdir. Yok, başka bir amaçla yapılıyorsa da bu amaçtan benim
haberim yok. Bence artık kitap listeleri yapmayı bırakıp insanların işine
yaraması için kitap tasnifleri yapmaya başlayalım.
Yorumlar
Yorum Gönder