“Bu Kaderdir” Ne Demektir?
“Bu Kaderdir” Ne Demektir?[1]
Her felaketin ardından duymaya alıştığımız “bu
kaderdir” ifadesi bize ne söyler? Esasında teolojik açıdan hiçbir şey söylemez.
Ama bu cümle, siyasetin retoriği açısından bir anlama sahip olabilir.
Bir alanda, kaplamı en geniş terimin, alanın
elemanlarına yüklem olması, o alan itibariyle ne söyler? Esasında bilişsel
cihetten hiçbir şey söylemez. Klasik mantıkta, bir şeyi tanımlamanın amacı, o
şeyin mahiyetine delalet eden bir söz söylemektir. Bir şeyin tam tanımı (hadd-i
tam), o şeyin yakın cinsi ile faslından oluşan bir tariftir. Meşhur örnekte
olduğu gibi “insan” kavramının tanımı “natık / düşünen (fasıl) hayvan (yakın
cins)” olarak verilir. Eksik tanımı ise o şeyin faslını korumakla birlikte uzak
cinsini söylemektir. Örneğin “insan, düşünen cisimdir” cümlesi eksik bir
tanımdır. Burada “cisim” kavramının uzak, “hayvan” kavramının ise yakın cins
olmasının sebebi, “insan” kavramı ile “hayvan” kavramı arasında başka bir
kavram olmaması ama “cisim” kavramı ile arasında başka kavramların olmasıdır.[2]
Bu yazının konusu itibariyle, en uzak cins olarak “varlık” kavramını
kullandığımızda ne olur? Yani “insan düşünen varlıktır” dersek ne demiş oluruz?
Veya “insan düşünendir” ile “insan düşünen varlıktır” arasında nasıl bir fark
vardır? Esasında yoktur. Elbette dilin pragmatiği ve retorik itibariyle iki
cümle farklı anlamlara gelebilir ama bilişsel olarak bir fark yoktur.
Şimdi başka bir örneğe daha geçelim. Yaratıcı bir
Tanrıya inanan birisi için, Tanrı harici her şey yaratılmıştır. Haliyle bir
şeye yaratılmış anlamındaki “mahluk” kavramı da eğer o şeyi Tanrı’dan
ayrıştırmak için kullanılmıyorsa yüklem olduğunda bilişsel bir değer taşımaz.
Aynı cihetten inanan birisine göre, bir mahluk yani Tanrı harici herhangi bir
şey için “bu kaderdir” dediğimizde, bilişsel olarak bu cümlenin işlevi
olabilmesi için kader olmayan bir durumun olması gerekir. Örneğin “insanın
özgür iradesi vardır ve bununla yaptığı şeyler kaderin dışındadır” diyorsa
birisi “bu kaderdir” cümlesi ile insan iradesinin etki edemeyeceği, kaçınılmaz
bir durum olduğunu söylüyordur. Eğer kişi “insanın özgür iradesi vardır ama
bununla yaptığı şeyler de kaderin içindedir” diyorsa bir şeye kaderdir demek
bilişsel cihetten pek anlamlı değildir. Hülasa inanan birisi, bir hadiseye “bu
kaderdir” diyorsa, bu cümlesinin anlamlı olması için kader olmayan bir şeylerin
olması gerekir. Kaderin dışı olduğunu savunan bir inananı, en başta kader
olanla olmayanı nasıl ayıracağı olmak üzere bir dizi sorun beklemektedir.
Kaderin dışını kabul eden bir kişi, bir hadise hakkında “bu kaderdir” dediğinde
“nereden biliyorsun” sorusu meşru bir biçimde sorulur. Kader hakkında konuşma
imtiyazını elinde bulunduran teologlar, tümel olarak kader ile kader olmayan
arasında bir ayrım yapsalar dahi, tekil bir hadise hakkında “bu kaderdir” demek
onların da kudretlerini aşmaktadır.
Peki “bu kaderdir” cümlesinin retorik anlamı
olabilir mi? Elbette! Her felaketin ardından duymaya alıştığımız “bu kaderdir”
ifadesi retorik cihetten bize bir şey söyler. Bu cümleyi söyleyen şunları
kastediyor olabilir: “Benim yapacak bir şeyim yok, elimden geleni yaptım,
kim olsa da bir şey değişmezdi, benim sorumluluğum yok, olan kaçınılmazdı vb.”
Sahi bu teolojik soslu siyasi retoriğe maruz
kalmamız kader mi?
Yorumlar
Yorum Gönder