Hegel’in Mantığı
Hegel’in Mantığı[1]
Pinkard’ın dediği gibi “Hegel hemen hemen
bütün eğitimli kişilerin, hakkında bir şey bildiğini düşündüğü düşünürlerden
biridir.” Başka birçok filozof için olduğu gibi, hem popüler kültürde hem
akademide şöhreti herkese malum olan bu filozofu bugün tekrar okumak için
farklı sebeplerimiz olabilir. Filozofu ve eserlerini tarihin önemli bir parçası
olarak görebiliriz ve sadece tarihsel bir ilgiyle ele alınabiliriz. Bunun
için Pinkard’ın biyografisinin tarihi bölümler idealdir. Genel bir tarihin
değil de esas olarak felsefe tarihi bakımından önemli görebilir ve okumaya
karar verebiliriz. Fakat asgari düzeyde felsefe tarihi ile ilgilenen herkesin
fark edeceği gibi felsefe tarihi, felsefenin özel yapısı itibariyle bizimle
çağdaş kalmaya devam etmektedir. Her filozof, filozof olması hasebiyle bizim
çağdaşımızdır fakat bazı filozoflar, özel sebeplerle daha çağdaştır. Hegel de
bu isimlerinden biridir. Bir de sistematik felsefe cihetinden filozofa
yaklaşabiliriz ki burada felsefe tarihine dair malzemenin ciddi bir kısmı
yadsınır ve argümanlar okumanın merkezine gelir. Zikredildiği gibi felsefenin
özel yapısından dolayı sistematik felsefe ile felsefe tarihini ayırmak pek
kolay değildir. Bu sebeple, ikisi arasındaki farkı tarif etmek için
tanımlamayı kullanamayabiliriz yine de betimleme, tarif etmek için işimize
yarar.
Her filozof için şu soru sorulabilir: Niçin
okumalıyım? Elbette her birisi için farklı farklı cevaplar verilebilir. Biz de
önce Hegel için, daha da spesifik olarak Ansiklopedi Mantık için aynı
soruyu sorulmuş farz edip kısaca cevaplamaya çalışalım. Bir disiplin olarak
felsefe tarihinin kurucularından birisi Hegel’dir ve o, felsefe tarihinde
kendisini Kant’la başlayan idealist felsefenin kemali olarak sunar. Kant,
(transandantal idealizm), Fichte (öznel idealizm) ve Schelling (nesnel
idealizm) hattından geçen idealist düşünce Hegel (mutlak idealizm) ile
tamamlanmıştır! Bu anlatı bugün çokça eleştirilse de bizatihi Hegel’in
katkılarıyla yaygın kabul görmüştür. Bu eskimiş anlatıyı bir kenara bırakabiliriz.
Fakat Grek felsefesinde Aristoteles’in metinlerinde olduğu gibi Hegel’in
metinleri de yoğun biçimde kendisinden önceki modern filozoflarla polemik
içerir. Bu metinleri okuyup anlamak açısında bir sorundur çünkü modern
felsefeye aşina olmayan biri, çoğu zaman referans vermeyi de pek sevmeyen
Hegel’in metin içi gönderimlerini anlayamayabilir. Fakat öte yandan Hegel’in
metinlerinin arka planındaki yoğun felsefe tarihi kişiyi felsefe tarihiyle
sürekli diyaloğa zorladığı için oldukça zengin bir okuma tecrübesi sunar. Hegel
bilinçli bir içimde eserlerini felsefe tarihiyle bu kadar içe içe geçirmiştir zira
ona göre oluştan bağımsız bir öz yoktur, bu bağlamda da düşünce
tarihinden ayrıştırabileceğimiz bir düşünce yoktur. Hegel açısından okuyucu bunun
bilincine varabilir ya da kendini kandırabilir. Hegel’in metinleri felsefe
tarihi açısından okumak için bir diğer sebep de Kant kadar olmasa da
kendisinden sonraki filozofları en çok etkileyen birkaç simadan birisi olmasıdır.
Bilhassa Kıta Felsefesi olarak adlandırılan yaklaşımda üretilen fikirleri
geriye doğru götürdüğümüz zaman, sürekli Hegel ile yürütülen bir diyaloğa ve
kavgaya denk geliriz. Merleau-Ponty bunu
şöyle ifade eder: "Hegel bir yüzyıldır felsefede yapılan önemli her şeyin
kökenindedir." Felsefe tarihi açısından Hegel’in eserlerini okumak, modern
felsefenin neredeyse bütün tartışmaları ile irtibat kurmaya zorlaması ve çağdaş
felsefenin tartışmalarına hazırlaması bakımından oldukça verimlidir.
Hegel’e bir de sistematik felsefe cihetinden
yaklaşabiliriz. Bu yaklaşımda amacımız, neyi, nasıl sorunsallaştırdığı, onlara
nasıl cevaplar ve argümanlar ürettiği ve bu sürecin kendisini nasıl oluşturduğunu
ortaya koyarak, ele aldığımız konuları onunla düşünmektir. Bütün büyük
filozoflar tarih boyunca çok farklı bakış açılarından yorumlanmışlardır. Filozofların
eserlerine dair en başta filolojik olmak üzere farklı farklı açıklamalar
yapılabilir ama her halükârda herhangi bir açıklama yeterli olmayacaktır, nihayetinde
onları “anlamak” da gerekecektir ki bunun için de söz konusu eserler “yorumlanmak”
zorunda kalınacaktır. Lakin, hakiki bir felsefi eser, sanat yapıtları gibidir,
yorumlarla tüketilemez. Bununla beraber birden çok yorumun mümkün olması,
yorumların sonsuz olduğu veya her yorumun aynı ölçüde meşru olduğu anlamına da gelmemektedir.
Bazı filozoflar hakkında diğerlerine nazaran çok daha fazla aşırı yorum
yapılmıştır. Hegel bu konuda birinci sırada olabilir. Elbette Hegel’e dair çok
sayıda yanlış veya aşırı yorumun olmasının en büyük müsebbibi de yine Hegel’in
ta kendisidir. Hem akıl yürütme tarzı hem de bunu sunuş biçimi bu duruma yol
açmıştır. Bütün bunlara rağmen, Hegel ve
içinde yer aldığı idealist felsefe geleneği, bugün uğraştığımız felsefe
sorunlarının önemli bir kısmına dair fikir geliştirip hâlâ cari ve
tartışmalarda taraf durumunda olan cevaplar üretmişlerdir. Hegel’in sistematik
bakımdan ele alınması, kişinin bugünkü felsefe sorunlarını kavraması ve onlara
cevap üretmesi bakımından verimli bir faaliyettir. Çağdaş felsefede buna dair
çok sayıda popüler örnek mevcuttur.
Hegel’i sistematik cihetten anlama ve
yorumlama faaliyeti için en uygun eser, onun spekülatif düşüncesinin zirvesi olduğunu
iddia edebileceğimiz Mantık Bilimi kitabıdır. Zizek bunu şöyle ifade
etmektedir: "Başınız sıkıştığında Hegel'in
Mantık'ını okuyun! Hegel'in Estetik, Tarih Felsefesi ve hatta Tinin
Fenomenolojisi gibi tarihsel metinlerini değil. Hayır, Hegel'in Mantık'ını
okuyun. Bence hâlâ saf düşünme sanatına
dair en iyi kitaptır." Hegel’in Mantık eseri, kendisinden önceki
mantık kitaplarından ziyade metafizik kitaplarının bir devamıdır. Diğer bütün eserlerinden
daha çok Mantık Bilimi kitabı metafizik problemine dairdir. Felsefenin en
sistematik alanı metafizik olduğundan bir filozofu sistematik şekilde okumak için
ideal başlangıç noktası metafizik problemleri ele aldığı eserlerdir.
Hegel’in Mantığı denildiğinde akla üç kitap gelmektedir:
Mantık Bilimi (Wissenschaft der Logik), Felsefi Bilimler Ansiklopedisi
1, Mantık Bilimi (Enzyklopädie der philosophischen Wissenschaften 1,
Wissenschaft der Logik) ve Mantık Üzerine Dersler (Vorlesungen über die
Logik). Bunlar içinde hem hacim olarak hem içerik olarak esas önemlisi ilk
eserdir. Okuma ve anlama açısından ise diğer alanlarda olduğu gibi, ders
notları olan üçüncü kitap esastır. Fakat biz, ders için ikinci kitabı seçtik.
Bu kitap hem hacimce ders haline getirilecek büyüklükte, hem de Hegel’in saf
düşünme faaliyetini muhafaza etmektedir. Dersteki ilk amacımız Hegel’in
metafizik problemler için kendisinden önce verilen cevapları diyalektik
düşünmeyle nasıl ele alıp eleştirdiğini ve fakat burada kalmayıp spekülatif
düşünce vasıtasıyla bunlara nasıl olumlu cevaplar vermeye çalıştığını görmeye
çalışmaktır. En nihayetinde ise esas amacımız, bu sayede metafizik problemlere
bugün Hegelci bir gözle bakmanın ne demek olduğuna dair akıl yürütmektir.
Yorumlar
Yorum Gönder